EŞKIYA (1996) - TÜRK SİNEMASININ YENİDEN DOĞUŞU
“Beni
hapiste vurdular Keje ölmedim. Hastalandım bir ciğerimi orda bıraktım gene
ölmedim. Çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim. Yaşadım seni bir kez daha
görebilmek için yaşadım.”
FİLM
HAKKINDA
Türk sinemasının kült
filmlerinden Eşkıya, 1996 yılında çekilmiş ve gösterime girmiştir.
Yönetmen
koltuğunda; İffet, Hababam Sınıfı Güle Güle filmlerinin senaristi ve Av Mevsimi
filminin hem senaristi hem de yönetmeni olan Yavuz Turgul bulunmaktadır. Filmin
başrol oyuncuları; Uğur Yücel ve Şener Şen oynarken; Kamuran Usluer, Yeşim
Salkım ve Özkan Uğur gibi isimlerde oynamaktadır. Film 2004 yılına kadar Türk
sinemasının en çok izlenen filmleri arasında başı çekmektedir.
FİLMİN
KONUSU
35 yıl önce Cudi’de bir grup eşkıya jandarma tarafından
yakalanır ve cezaevine gönderilir. Bu 35 yıl içinde eşkıyalar türlü
hesaplaşmalar ve hastalıklar nedeniyle ölürken bir kişi hayatta kalmıştır;
Baran. Film Baran’ın (Şener ŞEN)
hapisten çıkmasıyla başlar ve köyüne dönmesiyle devam eder. Köyün baraj suları
altında kaldığını gören Baran ne yapacağını bilemez ve köyün tek yaşayanı Ceren
Ana’yla karşılaşır. Ceren Ana 35 yıl içinde olup biteni Baran’a anlatır. Baran
kendisini ihbar ederek yakalanmasını sağlayan kişinin yakın arkadaşı Mustafa
olduğunu öğrenir ve altınlarını çaldığını o altınlarla da Baran’ın çocukluk
aşkı Keje’yi (Sermin HÜRMERİÇ) babasından aldığını öğrenir. Bu olaylar üzerine Baran peşlerinden İstanbul’a gider. Yolda
Tarlabaşı’nda büyümüş, torbacıların, kumarhanelerin içinde büyümüş olan
Cumali’yle (Uğur YÜCEL) tanışır ve
birlikte hareket etmeye başlarlar. Cumali kaybetiği babasını, Baran ise hiç doğmamış
oğlunu bulmuştur.
Filmin en etkileyici karakterlerinden birisi de Cumali.
Cumali, babasının kendisini aldatmış olan eşini –Cumali’nin üvey annesi- ve
erkek arkadaşını vurması sonucunda hapse girer. Cumali’de halasının yanına
verilir. Halasının eşi tarafından cinsel tacize uğrayan Cumali hayatı boyunca
sert bir karakteri oynamak zorunda kalmış kalbi saf bir delikanlıdır. Tabi
komünizmden kaçmış Andrey Mişkin (Necdet Mahfi AYRAL) ve Artist Kemal ‘i
(Kayhan YILDIZOĞLU) unutmamak lazım. Artist Kemal bir büyükelçinin hukuk
fakültesini bitirmiş oğludur. Oyuncu olma hayaliyle yanarken babasıyla
anlaşamayıp kaçmış ve sektörün ihanetiyle bir köşede kalmış yalnız
karakterimizdir.
Köy ve şehir hayatının anlatıldığı, şehirleşmenin işlendiği
film toplumsal sorunlara da parmak basarak ne hale gelmişiz dedirtiyor. Film
birçok noktada metaforlara da başvuruyor. Baran’ın köyünün sular altında
kalması olayında su hayat anlamı taşırken, köyün yok olmasına ve nüfusun
kırılmasına sebep olan bir olay olarak felaketi de simgeliyor. Aynı şekilde
Cumhuriyet otelinde insanların farklı kimlikler altına bulunurken tek
anlaşamadıkları noktanın ekonomi olması da buna örnektir. Drama seven, etkileyici
replikler ve oyunculuk izlemek
isteyenler için kaçınılmaması gereken bir film.
FİLM
HAKKINDA FARKLI BİLGİLER
- Film 1996-2001 yılları arasında Türk sinemasının en yüksek gişe hasılatını elde eden film olarak tarihe geçmiştir.
- Şener Şen’in rol arkadaşı, filmde Keje’yi canlandıran Sermin Hürmeriç ile 1987 yılında evlenmiş fakat filmden kısa bir süre sonra boşanmışlardır.
- Yeşim Salkım’ın ilk kez kamera karşısına geçtiği filmdir.
- Filmde önemli bir yer olan Cumhuriyet oteli müşterileriyle birlikte farklı kültürleri ve sınıfları içinde barındırdığı için özellikle seçilmiştir. Cumhuriyet bizi bir arada tutan yapı taşıdır.Filmde çalınan, insanı derinden etkileyen, Erkan Oğur’un seslendirdiği Fırat Türküsü’nün bestecisi İzzetin Altınmeşe’dir.
Yorumlar
Yorum Gönder